28 Ekim 2018 Pazar

İnsanın Acısını İnsan Alır/ Şükrü Erbaş

" Bir insanın boynunu saatlerce yürümenin mümkününü gördüm."
...
"Bir seçimle dışarıda bıraktığımız binlerce olasılığın, hiçbir zaman bilemeyeceğimiz gerçekliğinin, yaptığımız seçimden daha iyi olacağı düşüncesiyle kıvranmak, Nietzsche'nin deyişiyle, 'köpeğin taşı ısırması' değil midir? "
...
"Ne isteyebilir ki kırk yerinden kan sızan yaralı bir hayvan avcısından. Kahküllerinin rüzgarlı ülkesinde bir küçücük yer yürek büyüklüğünde; gözlerinin kahverengi suyundan bir yudum iyilik; gövdemi bir suç, bir fazlalık, gereksiz bir eşya olmaktan çıkaracak bir büyülü dokunuş, parmaklarının inceliğinden."
...
"Bu güzelliklerin insan tanrılarını kalbimle tek tek kucaklıyorum."
...
"Bir gönül kırgınlığının acısını dindirecek bir yolculuk yapılmadı henüz."
...
"Yalnızlık... seni bir gün seçeceğiz. O zaman güzel olacaksın."
...
"Suyu sevmeyen insanın, rüzgarı anlamayan, gökyüzünde bir bulutu olmayan insanın gideceği uzaklık, olsa olsa kendine sızan çaresizliktir."
...
"Ne tuhaf, insanın en büyük hazinesi, ona en büyük acıyı çektiren yüreğiydi ve gökyüzünü içine alacak kadar genişti. İnsan bunu ne geç öğreniyordu."
...
"Kolay inanmaktan yapılmış bir inkarım ben."
...
"Kadın parmaklarını birbirine doladı çözdü, doladı çözdü... Sevişmenin hemen ardından, insanın bütün damarlarını dolduran o bulantıya benzer pişmanlığa ne demeli peki, dedi. Bıçak gibi gülümsedi başucundaki adam. Bedenin doğası ile toplumun ahlakı arasında soluk almanın ete kemiğe bürünmüş zorluğuydu. İçine günah karışmamış bir sevinç gösterebilir misin, dedi."
...
"Tenha kasabaların akşam pencereleri ile ışıklı vitrinler arsında tuhaf bir ilişki var biliyor musunuz? Birinde kavak ağaçlarıdır uzaklığın adı, boşluğa çizgi çizgi düşen, ötekinde kaldırım kaldırım kırılan yoksulluğun dal ince boyudur. Elini yüreğine bastırarak baktı herkes bu ışıksız sese... Güzel mi, acı mı bilemiyorum, dedi, ne kadar kötü olursa olsun herkesin geçmişi, cenneti oluyor bir süre sonra..."
...
"Aşkı evlilikle sınayan herkes, adımlarının sesinden gittiği boşluğu görebilirdi."
...
"Göz yaşını küçümseyenin acısıda olmaz sevinci de, dedim. Oğlundan kalan tek parmağı törenle gömen Dersimli annenin büyük suskunluğunu andım saygıyla. Azalan bir bütün olmaktansa parçalanarak çoğalmanın ne anlama geldiğinden söz ettim."
...

18 Ekim 2018 Perşembe

Canım Aliye, Ruhum Filiz/Sabahattin ALİ

...
Dünyadaki bütün felaketlerin,uygunsuzlukların,bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünme illetidir.İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır.

Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku...Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim.Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.İnsan muhitin bayağı,manasız,soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir.Bana felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş olmuştu.Fakat bu yetmiyor.Şiirlerimde de gördün ki kitaplara rağmen çok ıstırap çektim.Çünkü candan bir insanım yoktu.Sen benim yarım kalan tarafımı ikmal edeceksin.

Doğrusu,dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım.Fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir bence... Bilmem sen ne dersin...

İnsan alıştığı,güzel bulduğu,kendine yakın bulduğu yerlerden ayrılırken sanki vücudunun bir kısmı nı orada bırakıyormuş gibi üzülür.

Mehtap altında ağır ağır giderken yanımda benim gibi hiç sesini çıkarmadan,hiç konuşmadan yürüyecek ve bu gümüş ışıkları yavaş yavaş içecek bir arkadaş ararım.

'Gözlerimi kapadığım zaman senin hayalini görüyorum...'diyorsun.Ah Aliye, ben gözlerim açıkken bile hep seni görüyorum.

Herkes beni keyfi yerinde,daima gülen biri sanır.İşte bunun için yazılarım çok dertlidir.Hayatımda gösteremediğim teessürümü yazılarımda gösteriyorum.

Tek başına geldiğin daha iyi oluyor.Bundan sonra hiç kimse sana benim kadar yakın olmayacak.Beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum.Beraber İngilizce dersi alacağız,ben kitaplar tercüme edeceğim,bunları beraber okuyacağız, neşeli ve kederli olacağız, ne olursa olsun,bütün bunlar hep beraber,hep ikimizin iştirakiyle olacak ve başka hiç kimse karışmayacak.Pek az misafirliğe gitmek ve pek az misafir çağırmak istiyorum.Bir sürü fesat ve dedikoducu insanla ahbaplık edip ne olacak sanki?Biz birbirimize yeteriz,değil mi?..