İNCE ELLERİN
Nasıl ince, ellerin, parmakların
coşkuyla ağırlığını kavrarken yaşamın,
nasıl katı, nasıl soğuk, kurşunların
sessiz ve dingin dünyada yaşamak için.
Orada mısın-
serin ve sessiz kollarında
denizin;
özgür dünya?
Orada mısın-
pırıldadığın yerde?
Buradasın-
kuruyorum seni
pırıltı
pırıltı
renk renk
özleyerek.
Oradasın-
kuruyorsun beni
pırıltı pırıltı
renk renk
özümseyerek.
Orada mısın?
Göremiyorum seni-
öylesine yoğun bir karanlık
uzanıyor ki benden sana
gözlerim
delinmiş gibi.
Oradasın.
Görüyorum seni-
öylesine yoğun bir aydınlık
ulaşıyor ki benden sana
gözlerim
dirilmiş gibi.
Orada mısın?
Ben buradayım:
kendimi bıraktığım yerde.
Çevremde
şiddetli rüzgarın
eğip büktüğü,savurduğu
anlık düşünceler.
Burada mısın?
Ben buradayım:
kendimi tarttığım yerde.
Ardımda
öfkeli yazgının
itip götürdüğü,attığı
geçmiş düşünceler.
Burada değilsin.
Ben buradayım:
kendimi kurduğum yerde.
Önümde
zorunlu sorumluğun
batıp çıktığı,yüzdüğü
gelecek düşünceler.
Oradasın.
Ben de
burada.
Orada mısın:
koyu yosun
altın kum
parlak kaya?
Buradayım:
kuru ot
tozlu toprak
kızgın taş.
Orada mısın?
Densiz gülüşlerden uzak-
kuruyor musun
beni?
Ben ki
yılların çakıllarıyla tıkanmış
kuyu gibiyim:
suyu yeşilleşmiş,
artık,yalnız,
kurbağa besleyen.
Ben ki
yılların yağmurlarıyla çürümüş
tahta gibiyim:
dokusu grileşmiş,
artık, yalnız,
ateşe atılabilen.
Beni
kuruyor musun-
arsız gürültülerden uzak
orada?
Orada mısın?
Koyu mavilikte
bir an
dur ve dön:
Buradayım-
buraya dek uzanıyor
derinliğin.
Sessizliğim:
orada
duyuruyor mu beni sana
buradan,
rüzgarın dalları
bir an
bıraktığı aralarda?
Ara ara
dokunuyorum sana
buradan
oraya.
Buradasın:
ulaştım sana.
Burada:
yumuşak yumuşak
renklerle çizgilerle
geciktirsen de gelişimi
bir çığ gibiyim artık
doruklarında toplanan.
Buradasın-
burada:
yorgun beynim
bitkin gövdem
kımıltılarla
yaklaşırken sana,
incecik bileklerin
koştu bana,
karşıladı
bezgin devinimlerimi
dipdiri gerilimlerle.
Buradasın-
burada:
yanımda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder