14 Haziran 2021 Pazartesi

Üç Şiir/Nazım Hikmet

Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani,yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani,bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani,o derece,öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan,sırtın duvarda, yahut, kocaman, gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel,en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak,yani ağır bastığından. Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani,beyaz masadan bir daha kalkamamak ihtimali de var. Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da yine sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki,cephedeyiz. Daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. Diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız, insanları,hayvanları,kavgası ve rüzgarıyla yani,duvarın arkasındaki dışarıyla. Yani,nasıl ve nerde olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

10 Haziran 2021 Perşembe

YÜRÜME/ORUÇ ARUOBA

 



Hep, olmamız gerektiğini düşündüğümüz kendimiz ile -hep biraz 'şaşarak'- olmakta olduğumuzu gördüğümüz kendimiz arasındaki aykırılık, sanki, orası burası delik bir şemsiyeyle sağanak altına çıkmışız gibi bir etki bırakır üzerimizde.

🌼 

 Herşeyi, hep, geciktiririz-sonra, düşünmüş ama yapmamış olduğumuz bir sürü şeyin yükü, birden,aniden,tek bir günde, gelir, yüklenir omuzlarımıza.

🌼

Kalabildiğimiz tek yer, ötekilerin bellekleridir. 

🌼

     Yol kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir.

🌼

Düzenini bozarak gezginliğe çıkan kişi, kendi düzeninin peşine düşmüştür.

🌼


🌼

Yola çıkacak kişinin aşması gereken ilk ve en önemli engel, kendi yerleşikliğidir:

kendi yeri

-kendisidir.

🌼

Yol, dolaşır...

🌼

Bir yeri, gerçekten ve toptan terketmeyen, yeni bir yola çıkamaz.

🌼

Her yol

kişiye varıyor sonunda,

kişinin kendisine...

🌼

Kişiler için de mevsimler olmalı-

mevsim dönümleri: Güneşin indiği-çıktığı, ışığın azaldığı-çoğaldığı;  yağmurların çok ya da az yağdığı; rüzgarların sert ya da yumuşak estiği zaman dilimleri--

"inişler, çıkışlar"...

🌼

Kişi, 'arayış'tır.

🌼

 Kişi, kendine bir türlü ulaşamayandır -kendine doğru hamle eden, çabalayan, uzanan, ama bir türlü dokunamayan.