27 Kasım 2016 Pazar

Bir Buruk Eylül(Kafkaokur-Sayı 14-Selcan AYDIN)


Sarıldık.

Sanki bana daha önce o kadar sıkı sarılmamıştı.
İnsan vazgeçmek zorunda kalınca,kendine hep bir bahane bulabiliyor nasılsa...En güzel kendimizi kandırıyoruz sonuçta.

O gün,gözleri bir başka yeşildi.
Başka bakıyordu. Yıllardır bakmadığı kadar...
O gün elleri bir başka güzeldi.
Sevmekten hiç vazgeçmemiştim ama sıcaklığını en son ne zaman hissettiğimi anımsayamadım durunca...Gözlerim doldu. Kursağımdaki heveslerim selam durdu.

O gün ipi boynuma geçirdim.
Çarem yoktu.Önüm puslu.Kalbim yorgun.Kafam torba.

Ayrılık ve intihar önceki hayatlarında kardeşti belki de.

Nasıl oluyor bilmiyorum ama deli cesareti geliyor insana.
Kendini evin köşesinde 'belki bir gün lazım olur' diye fazladan alınan sandalye gibi hissettiğin an, ölüme sebebiyet vermemek için çöpe atılan besteleri anlıyorsun bir anda.3.sandalye olmak zordu hayatta.Mutluluk iki kişilikti sonuçta.

Öğrendim ki katlanmak zehirmiş.
Anladım ki sevmek çare değilmiş.
İyileştirmek için sarılırken, kendini hasta ediyormuşsun.

Uzun zamandır yaptığı gibi;

giderken sarılmadı bu sefer de.
Şaşırdım mı bilmem.
Çıt sesi duyuldu sağlam  kalan son yerimden.

Damarlarımdan arabesk şarkılar akıyor...
Kafa radyomda hep aynı eko,tek bir soru:Neden?